Cari işlemler dengesinin Aralık'ta 5 milyar dolar açık verdiğini dikkat çeken DSO Başkanı Müjdat Keçeci, “Cari açığın nihai kaynaklarına bakarsak, ulusal ekonomide tüketim harcamalarının yüksek, tasarrufların da düşük olması durumunu görüyoruz. 2002’den beri ithal ikamesine ve borçlanmaya dayalı bir büyüme gerçekleşiyor. Ucuz ve kalitesiz ithal ve kaçak mallar piyasayı altüst etti. Fiyatlar ucuzladı. Alım gücü göreceli olarak yükseldi. Zararına üretim yapan üretici, tesisleri kapatıp ithale yöneldi” dedi.

CEP TELEFONU KÜÇÜLDÜKÇE BİZİM CARİ AÇIĞIMIZ BÜYÜYOR
Cari açığı tüketim çılgınlığının tetiklediğini ileri süren Keçeci, “Cari açığımız düşse de bu düşüş petrol fiyatlarının etkisi. Petrol dışı diğer ithalat kalemlerimiz halen artışta. Her yıl artarak devam eden giyim, cep telefonu ve bilgisayar ithalatımız, cari açığımızı büyütmeye devam ediyor. Tekstil ülkesi olmamıza rağmen, 2011-2015 yılları arasında toplam 13 milyar 623 milyon dolarlık giyim ithal etmişiz. Bunların bir kısmının ülkemizde üretilip yurt dışında etiketlenerek tekrar ülkemize ithal edilen ürünler olduğunu bilmek üzüntümüzü ikiye katlıyor. 2015 yılında ise ithalat listesinin başında cep telefonu geliyor.
Son 5 yılda 12 milyar 435 milyon dolarlık ithalat rakamı ile cep telefonu ithalatımızda ikinci sırayı almış durumda. En çok ithal ettiğimiz ürünlerin bir diğeri olan bilgisayar, tablet ve donanımları ise 12 milyar 125 milyon dolar ile cep telefonunu takip ediyor. Bunlar sadece ithal ettiğimiz ürünlerin başında gelen ilk üç kalem. Bir taraftan cari açığımız düştü diye seviniyoruz ama gerçekçi olmak gerekirse cari açığımızı etkileyen ithalatımızın bu derece yükselmesini göz ardı edemeyiz. Teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz ancak sadece tüketim için. Telefonların bir üst modeli çıktığında birçoğumuzun hemen almak gibi bir alışkanlığı oluştu; bu da bu rakamların nedenini açıklıyor” diye konuştu.

İPOTEK ALTINA ALINMIŞ BİR TOPLUM
Toplumumuzun üretmeden tüketmeye, kazanmadan harcamaya alıştığının altını çizen Keçeci, “Toplum tüketim çılgınlığına itildi. Kazancından fazla harcamaya başladı. Hızla borçlandı. Borç yükünün altından kalkamayan, borç ile borcunu kapatmaya çalışan ve geleceği ipotek altına alınmış bir toplum oluştu. Açıkçası üretmeden tüketen ve harcama çılgınlığı artmış bir toplum ile karşı karşıyayız” dedi.

DSO Başkanı Müjdat Keçeci, yaptığı açıklamada, TÜİK’in ocak ayı işsizlik rakamlarına göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki işsiz sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 31 bin kişi artarak 3 milyon 290 bin kişi olduğunu, işsizlik oranının 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleştiğini, 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranın 0,8 puanlık azalış ile yüzde 19,2 ve 15-64 yaş grubunda bu orannın 0,3 puanlık azalış ile yüzde 11,3 olarak belirlendiğini ifade etti.

“VERİLER AYRINTILI OLARAK İNCELENMELİ”
TÜİK verilerine göre işsizlik rakamlarını yorumlayan Keçeci, “İşsizlik rakamlarını değerlendirirken ayrıntılara bakılması ve bu ayrıntılara göre analizlerinin yapılması lazım. TÜİK’ in açıklamalarına göre, istihdam oranı yüzde 45. Yani Türkiye’deki her 2 kişiden 1’isi çalışmıyor demek. Eğer 2 kişiden 1’isi çalışmıyorsa işsizlik oranı nasıl oluyor da yüzde 11,1 oluyor. Ben, bunun ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“KÜSKÜN İNSANLAR KİTLESİ İSTİHDAM KAPISINI ÇALMIYOR”
Asıl kritik noktanın istihdam oranı olduğunu ifade eden Keçeci, “Yüzde 15’lik bilinmeyen bir istihdam kitlesi var. Bu kitle hiçbir şekilde istihdam kapısını çalmıyor, işgücüne dahil olmuyor. Biz bunlara küskün insanlar diyoruz. Araştırmalara göre bu kişiler zamanında iş aramışlar ya hep geri çevrilmişler ya da mesleklerine ve karakterlerine uygun, beklentilerine uygun iş bulamadıkları için vazgeçmişler. Şu anda küskün bir topluluğu temsil ediyorlar. Ama bunların içerisinde özellikle kadınların payı yüksek. Esasında üniversite girişlerimize baktığımızda kadınlarımız hep önde. Fakat rakamlara göre kadınlarımız daha az istihdam ediliyor. Burada yorum yapılması gereken bir durum var. Toplumumuzun yarısı kadın fakat biz bu kadınlarımızı iş dünyasına dahil edemiyorsak, biz bir yere gelemeyiz. Çünkü başarılı olan, özellikle lisans eğitimlerinde aldıkları başarılı eğitimler neticesinde işgücüne dahil edemediğimiz varlığımız olan kadını, ihmal ettiğimiz sürece biz de eksik oluruz” diye konuştu.

“EN YÜKSEK KADIN İSTİHDAMI DENİZLİ’DE”
Toplumsal bir strateji geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Keçeci, “En azından kadınlarımızın tercihli işe alınması lazım. Denizli tekstil kenti ve emek yoğun bir kent. Türkiye’nin en yüksek kadın istihdamı sağlayan kentiz. Denizli’de genel istihdamın yüzde 33’ü, tekstil sektörünün ise yüzde 50’si kadınlardan oluşuyor. Son dönemlerde kadınların özlük haklarıyla ilgili iyileştirmekler yapıldı. Bu durum çok doğal, saygı duyuyorum. Ancak sadece sosyal içerikli, istihdamın gereği olan bazı yasaların çıkarılmasında dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben sanayiciyim, ülkemin istihdamıyla özellikle ilgilenen birisiyim. Dünya standartlarını da biliyorum. Kadınlarımızın özelliklerini de biliyorum. Ama ben kadınsız bir iş dünyası asla düşünemiyorum. Her türlü işlevi yapabilen hatta çok işlerde erkeğimizden üstün olan kadınımızı neden soyutlayalım? Aydın, becerikli, işlevi olan ve sanayide yaratan kadın, iş dünyasının olmazsa olmaz varlığı olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başkan Yardımcısı Ali Kopuz ve Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Özer Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in daveti üzerine Kırgızistan’a ziyaret gerçekleştirdi.

Havaalanında Kırgızistan Ekonomi Bakanı Arzybek Kozhashef tarafından karşılanan TOBB heyeti, önce Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev’le bir araya geldi. İki ülke iş çevreleri arasındaki işbirliği imkanlarının artırılması ve yatırımların ele alındığı görüşmede Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Atambayev’e, Kırgızistan Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Marat Sharshekeev ile yakın bir şekilde çalıştıklarını ve Sharshekeev’in kendilerine projelerinden bahsettiğini anlattı.

Kırgızistan’daki oda sistemini iyileştirmeye dönük çalışmalara destek verdiklerini anımsatan Hisarcıklıoğlu, “Arkadaşlarımız Kırgız Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası ile çalıştı. Türkiye’de çok güçlü bir oda sistemi var. Almanya’dan sonra dünyadaki en güçlü ikinci oda sistemi” dedi.

Türkiye-Kırgızistan Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Atambayev’den iki ülke arasında taşıma sisteminin serbestleştirilmesini ve kotaların genişletilmesini veya tamamen kaldırılmasını talep etti.

TOBB heyeti daha sonra, Türkiye’nin Bişkek Büyükelçisi Metin Kilci ve Kırgız Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Marat Sharshekeev ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Heyet, yapımına TOBB tarafından da katkı sağlanan, Manas Üniversitesi kampüsü içindeki camiyi de ziyaret etti.

Kuyumculukta yarım asırlık deneyime sahip Savaş Tetik ve oğlu Doğan Tetik, 8 yıl önce Forum Çamlık AVM’de açtıkları Zen Pırlanta Mağazası’nda Denizlililere hizmet veriyor. 8. hizmet yılını yeni dekoru ile giren Zen Pırlanta Mağazası’nın tanıtım kokteyline, Zen Diemond’ın sahibi Emil Güzeliş de katıldı.

FOREVERMARK DENİZLİ’DE
Dünyanın en beyaz, en temiz, en parlak ve en mükemmel kesilmiş pırlantası olan Forevermark markasını Denizlililerin hizmetine sunduklarını söyleyen Zen Pırlanta Denizli Mağazası sahibi Savaş Tetik “Forevermark’ın diğer pırlantalardan en önemli farkı da özel bir kimlik numarasıyla mühürlenmiş olmasıdır. Taşın üstünde, pırlantanın kalbinde yer alan bu mühür, o pırlantanın eşsizliğini gösterir. Bu mühür, sadece mağazalarımızdaki özel cihazla görülebilir. Bu da müşterilerimize kendilerini daha özel ve değerli hissettirmektedir” dedi.

AÇILIŞA ÖZEL KAMPANYALAR
Zen Pırlanta Forum Çamlık Mağazası’nın 8. yılına özel kampanyalarının olduğunu söyleyen Mağaza müdürü Mehmet Saylam, Forevemark tek taş yüzükleri 1.590 liradan başlayan fiyatlarla müşterilerine sunduklarını ifade etti.

DENİZLİ PIRLANTAYI SEVİYOR
Zen Pırlanta Denizli Mağazası’nı ziyaret eden, Türkiye’yi pırlantayla tanıştıran İşadamı, Zen Diemond’ın sahibi Emil Güzeliş ise Denizli’ye 30 yıl önce geldiğini, o zamandan aklında kalanın Pamukkale travertenleri ve horoz olduğunu söyledi.

Güzeliş, “Travertenlerde yüzdüğümüzü hatırlıyorum. Ama Denizli ile artık ekonomik bağlantılarımız var. İstanbul’dan baktığımızda Denizli ile güzel işler yaptığımızı görüyoruz ve çok memnununuz. Denizli, pırlantayı seven ve çok kullanan bir şehir. Bu da ekonomik gelişmişliğin bir göstergesidir” dedi.

HEDEF 1000 MAĞAZA
Daha 18 yaşında İstanbul Kapalı Çarşı’da kendi kuyumcu mağazasını açarak iş hayatına başlayan Güzeliş, 2000’de Zen adı altında pırlanta toptancılığı yapmaya başladığını, 2006’dan itibaren de mağazalaşmaya gittiklerini söyledi. Türkiye’de 51. mağazalarını önümüzdeki hafta İzmir’de açacaklarını belirten Güzeliş, hedeflerinin 25 yılda mağaza sayısını 1000’e çıkarmak olduğunu dile getirdi.

“ZEN İLE PIRLANTANIN ULAŞILABİLİR OLDUĞUNU GÖSTERDİK”
Türkiye’de 2006 yılına kadar pırlantanın pek satılan bir ürün olmadığını, pırlantanın ulaşılması zor, alımı zor, pahalı gözüken bir takı olarak görüldüğünü vurgulayan Güzeliş, Zen markası adı altında sunulan pırlatanın ulaşılabilirliği anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.

Güzeliş, “Türkiye’de ilk pırlanta reklamını yapan firmayız. İnsanlar artık pırlatanın ulaşılabilir olduğunu biliyor. Şuan ulaştığımız nokta pırlanta deyince Zen akıllara geliyor” dedi.

EN İYİ HEDİYE PIRLANTA
Dünyanın en genç pırlantasının 800 milyon yaşında olduğunu söyleyen Zen Pırlanta’nın sahibi Emil Güzeliş, “Pırlantanın çıkarılması çok daha zor. Düşünün bir kamyon toprağın içinden bir karat pırlanta çıkabiliyor. Onun işlenmesi dünyanın en zor şeyi. Üzerinde yüzlerce kesim var. Onların hepsi el işi, bunların hiçbirini makine yapamıyor. Çok büyük değer, en sert ve parlak maden. Zamandan beri çok değerli kalmış. Kadınlar için çok değerli. Kadınlar onu hem kullanabilir, hem istediği zaman değerlendirebiliyor. Yeni yapacağımız kampanyaların içinde en iyi hediye zen pırlanta diyoruz. Şuna dikkat çekiyoruz. Birine bir hediye alabilirsiniz, ama o hediye bir süre sonra modasını kaybedebilir, eskiyebilir, kırılabilir ya da yamulabilir. Ama pırlanta hediye alırsanız onu çocuklarınıza bile bırakabilirsiniz. Yapılan araştırmalar evin altını ailenin, ama pırlantasının kadının olduğunu göstermiştir. Kadın pırlantayı sahipleniyor, ’benim’ diyor. Pırlanta kadına, kendisinin değerli olduğunu hissettiriyor” sözleriyle pırlantanın kadınlar için değerini ve önemini anlattı.

KANLI PIRLANTA DEĞİL
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede protestolara neden olan ABD yapımlı ‘Kanlı Elmas’ filminde gösterilen maden ocaklarının kesinlikle De Beers'ın madenleri olmadığını vurgulayan Güzeliş, konula ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Filmlerde gösterilen madenler kesinlikle De Beers’ın Forevermark madenleri değildir. Onların madenlerinde güvenlik üst seviyede, hiç ölüm olmaz. Biz o madenlere girdik. Madene girerken alkol kontrolü bile yaparlar, kasklar ve kıyafetler olur. Bırakın ölümleri, iş kazası bile olmaz. Bu maden ocaklarında kesinlikle çocuk işçi çalıştırılmaz. Bu madenlerde daha çok kadın çalıştırılır. Bununda en büyük sebebi, erkekler paralarını barlarda, kumarda harcayabilir, ama kadınlar kazançlarını aileye harcar. Böyle bir sosyal sorumluluğu da var. Dolayısıyla De Beers pırlantaları kanlı pırlanta değildir. Alıyorsanız eğer o para, kesinlikle iyi bir madende çıkarılmış, topluma da zarar vermemiş pırlantaya verilmiş paradır.”

Denizli, Muğla ve Aydın illerine yönelik faaliyet gösteren kalkınma ajansı GEKA’nın aylık yönetim kurulu toplantılarının 81’incisi Denizli’de yapıldı. Vali Şükrü Kocatepe başkanlık ettiği toplantıya Muğla Valisi Amir Çiçekten, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, Aydın Sanayi Odası Başkanı Mehmet  Yunus Şahin ile GEKA Genel Sekreteri Süleyman Alata katıldı. 

KOOPERATİFLER GEKA’NIN GÜNDEMİNDE
Vali Şükrü Kocatepe, toplantının basına açık bölümünde yaptığı açıklamada, “Ajans olarak Güney Ege Bölgesinde öne çıkan sektörler ve gerçekleştirilmesi istenen alanlara ilişkin araştırma-analiz çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalardan biri olan ‘Güney Ege Bölgesinde Üretim Odaklı Kooperatiflerin Mevcut Durum Analizi ve Gelişme Stratejileri Çalışması’nın nihai halini inceleyeceğiz. Bu çalışma ile bölgemizdeki kooperatiflerin mevcut durumlarının belirlenmesini ve gelişme stratejilerinin oluşturulmasını amaçlamaktayız” dedi.

KALKINMA KURULU YENİDEN BELİRLENECEK
Aydın, Denizli ve Muğla illerindeki ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşan 100 üyeli Kalkınma Kurulu’nun her dört yılda bir yenilendiğini de kaydeden Kocatepe, yeni kurulun belirlenmesiyle ilgili sürecin bu toplantıda ele alınacağını sözlerine ekledi. Kocatepe’nin bu açıklamasından sonra toplantı basına kapalı devam etti.

Ferah IŞIK/DENİZLİ, (DHA)
DEGİAD'ın Saki Restorant'ta düzenlediği sohbet toplantısına genç işadamları yoğun ilgi gösterdi. Denizli'nin tanınmış işadamlarından olan ve çok sayıda şirketi bünyesinde barındıran Kaynak Group'un Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kaynak, eşi Nalan Kaynak ile birlikte katıldığı toplantıda genç işadamlarına hayat hikayesini anlattı, tavsiyelerde bulundu.

6 yaşına geldiğinde merhum babası Kazım Kaynak'ın kendisini çarşıdaki dükkanlarda tezgahtar olarak çalıştırmaya başladığını söyleyen Mustafa Kaynak, "Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. İş hayatındaki başarımın en önemli nedeni küçük yaşlarda babam tarafından piyasanın içine sokulmam ve ODTÜ gibi bir üniversiteyi bitirmemdir. Denizli Lisesi'nde edebiyat bölümünü bitirdiğim halde doktor olmak istedim. İdealist bir insandım. Doktor olup, yolu olmayan Doğu Anadolu'daki yerlerde insanlara hizmet etmek istiyordum. Tıp Fakültesi'ni kazanamadım. Ekonomist oldum, babamdan kalan işin başına geçip büyüttüm" dedi.

“SİYASETE GİRMEYECEĞİM”
Her yerel seçim öncesi isminin Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için geçtiğini hatırlatan Mustafa Kaynak, siyasete girmeyeceğini söyledi. Siyasi partiler yasasının demokratik olmadığını, ülkede demokrasi kültürünün bulunmadığını öne süren Kaynak, liderlere bağlı bir sistemin sağlıksız olduğunu kaydetti.

“BAŞKA PARTİDENSENİZ BAŞINIZA NE GELECEĞİNİ BİLEMEZSİNİZ”
Kendisine her yerde neden siyasete girmediğinin sorulduğunu anlatan Kaynak, " Son 10 yıldır sürekli 'İşadamları siyasete girsin' iklimi yaratılıyor. İşadamı iseniz, ya o siyasi partiden siyasete gireceksin ya da girmeyeceksin. Başka partiye mensupsanız, hiç kimse başına neler geleceğini tahmin edemez, bilemez. Türkiye'nin gerçeği bu. Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Yasası değişmeden, demokrasi kültürü oluşmadan bu ülkede siyasete girilmez. İster ben ister başka bir işadamı, kim olursa olsun; o siyasi partiden siyasete girmezse, başına neler geleceğini asla bilemez. Asla siyasete girmem, girmeyeceğim" diye konuştu.

“ÜYELİK BELGELERİ VERİLDİ”
DEGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Melek Sözkesen ile sohbet toplantısının konuğu olan işadamı Mustafa Kaynak, DEGİAD'a yeni üye olan 21 genç işadamının üyelik belgelerini verdi. Melek Sözkesen, "Üye sayımız 285'i buldu. Türkiye için üretmeye, mutlu bir toplum yaratılması için mücadeleye devam edeceğiz" dedi.

DSO Başkanı Müjdat Keçeci, yaptığı açıklamada, 18 Ekim 2014’te Ekonomi Bakanlığı tarafından başlatılan damping soruşturması kapsamında Amerikan pamuğuna yüzde 3 anti-damping vergisi getirildiğini, Resmi Gazete’nin 17 Nisan 2016 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren koruma önlemine tekstil sanayicilerinin tepkili olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin en eski ve en köklü sanayi kolu olan tekstil sektörü sayesinde global pazarın önemli oyunculardan birisi olduğunu kaydeden Keçeci, “AB pazarında, tekstil konusunda Çin’den sonra ikinci büyük tedarikçi. Bu başarının arkasında ise Denizli var. Denizli’de 50 bin kişiye yakın istihdam yaratan ve 1,5 milyar dolara varan ihracat gerçekleştiren tekstil sektörünün temsilcileri, yeterli destek verilmemesinden şikayetçi. Denizli Sanayi Odası’nın tüm çalışmalarına rağmen, sektörün çoğunluğu tarafından kullanılan pamuk türüne getirilen bu vergi, sektöre darbe vurulduğu yönünde yorumlanıyor” dedi.

YILLIK İTHALAT 900 BİN TON
Konuyu iki yıldır ilgili mercilere aktardıklarını ifade eden Keçeci, “1,5 milyon ton pamuk tüketimi olan Türk tekstil sektörü yıllık 900 bin ton ithalatıyla dünyanın önde gelen pamuk ithalatçılarından birisidir. Yeterli üretim kapasitesi oluşmadan uygulamaya konulan önlemler, tekstil sektörünü ve konfeksiyon üretimini dolayısıyla ihracat ve istihdamı olumsuz şekilde etkileyecektir. Yerli üretim dalını desteklemek adına uygulanmak istenen söz konusu önlemlerden önce pamuk üretimini ve kalitesini artıracak önlemler yürürlüğe konulmalıydı” diye konuştu.

“SIRADA PAMUK İPLİĞİ Mİ VAR?”
Aralık ayından bu yana sektörün problemlerinin görüşüldüğü meclis toplantıları yaptıklarını belirten Keçeci, “Her toplantıda tekstil sektörünün yeni bir sorununu masaya yatırıyoruz. Birine çözüm bulamadan başka bir sorun karşımıza çıkıyor. Yılbaşında asgari ücrete getirilen zamla, emek yoğun bir sektör olan tekstilde maliyetler ciddi oranda artmıştı. İstihdam maliyetleri oldukça ağır olan sektörün hammadde maliyetlerinin artması, sektörün rekabet gücünü de zayıflatacaktır. Ayrıca kulağımıza pamuk ipliğine de ek vergi koyulmasına yönelik çalışmalar yapıldığına dair duyumlar geliyor. Umarım kendi üretimimizi desteklemeden pamuk ipliğine de ek vergi getirilmesi gündeme gelmez” ifadesini kullandı.

“PAMUK STRATEJİK ÜRÜN İLAN EDİLMELİ”
Gerek pamuğa getirilen ek verginin, gerekse ipliğe getirilmesi düşünülen ek verginin Türk üreticilere herhangi bir katkı sağlamayacağını vurgulayan Keçeci, “Pamuk ürününün tekstil sektörü açısından en önemli girdi olması nedeniyle pamuk üretiminin desteklenmesi, pamuğun stratejik ürün kapsamına alınarak ülkemizde üretiminin artırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle Odamızın da uzun zamandır savunduğu görüş, pamuğun stratejik ürün ilan edilerek pamuk ekimine destek verilmesi ve bu sayede uzun vadede gerek pamuk gerekse pamuk ipliği ithalatının azaltılması ve hatta sıfırlanmasıdır” dedi.

Ferah IŞIK - Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)
Ahmet Nazif Zorlu, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Değişim Gelişim Topluluğu ile Genç Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Denizli Şubesi'nin düzenlediği 'Başarı hikayesi' isimli konferansa konuşmacı olarak katıldı.

PAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Salonu'nda kalabalık bir gruba konuşan Zorlu, öğrencilere nasihatlerde bulundu. Ahmet Nazif Zorlu, "Her zaman hayal kurun ama hayalperest olmayın. Ne iş yaparsanız yapın, rakiplerinizden rahatsız olmayın. Rakibi olmayan uyur. Başarı için sadece beyin gücü yetmez, alın teri de dökün. Türkiye'nin daha da gelişmesini istiyorsanız, yerli ürün kullanın. Zorlu Holding bünyesinde 26 bin kişi çalışıyor, yerli ürün kullanımı daha da artsa, çalışan sayımızda artar, ülkenin parası ülkemizde kalır. Yerli ürün kullanıldığında bizler de bir Vestel daha kurarız. Vestel, ilk etapta 5, uzun vadede 30 milyon cep telefonu üretecek. Şu anda Vestel, yılda 35 milyon cihaz üretiyor" dedi.

Ahmet Nazif Zorlu, konuşması sırasında, "Aslında bu konuyu konuşmamam lazım. Ama konuşacağım; mayıs ayında insansız silahlı hava aracımızı uçuracağız. İnsansız hava aracını yapan Vestel, şimdi o aracın silahlısını da yaptı" açıklamasında bulundu.

Konferansın sonunda, bir basın mensubunun, "Silahlı İHA hakkında açıklama yapar mısınız?" sorusu üzerine Zorlu, "Biz ne üretirsek üretelim, önce Türkiye için üretir, sonra ihraç etmek isteriz. Silahlı İHA'yı Vestel Savunma yaptı, ihracatını da yapar. Önce ülkemiz kullansın. Bu açıklamam yetsin" diye yanıtladı.

BASİAD’ın olağan genel kurulu Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) salonunda yapıldı. BASİAD Başkanı Selim Kasapoğlu, gerçekleştirilen çalışmalar, yürütülün projelerle ilgili genel kurula bilgi verirken, gündemde yer alan konularda görüşülerek karara bağlandı.

Daha sonra yapılan seçimlerde Selim Kasapoğlu’nun hazırladığı liste yönetim kuruluna seçildi. Yeni yönetim kurulu Selim Kasapoğlu, Selim Arpacı, Doğan Değirmenci, Hüseyin Olgaç, Fedai Kundak, Mehmet Uğur Çoban, Yusuf Helvacı, Raziye Afyon Çetindağ ve Osman Uğurlu’dan oluştu.

Denetleme kuruluna Ersin Topoğlu, Murat Tahir Altındağ ve Evren Karayol seçildi. Disiplin kurulunda ise Nevzat Özel, Aykut Gökşin ve Ferdun Sevin görev aldı.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nda Adıgüzel ve Kemer santrali ile bu santraller tarafından kullanılan taşınmazların "işletme hakkının verilmesi" yöntemiyle yapılan ihalesinin nihai pazarlık görüşmesine, Bereket Enerji Üretim A.Ş. ile birlikte 6 firma katıldı. İhalede elemeli 5 turun ardından açık artırmaya geçildi. Artırmada 324 milyon 100 bin lira en yüksek teklifi veren Bereket Enerji A.Ş. ihaleyi kazandı.

Bereket Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, ihaleden sonra yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının hız kesmeden devam etmesi gerektiğini belirterek, “Biz Bereket grubu olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle hareket ediyoruz. Adıgüzel ve Kemer santralleri Bereket Grubu’na ayrı bir değer katacaktır. İki santrali de revizyon çalışmalarıyla birlikte en verimli şekilde işletmeyi hedefliyoruz” dedi.

ADIGÜZEL HES
Adıgüzel Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) Güney’de Büyük Menderes Nehri üzerinde kurulu. Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından işletilen santral 62 MW gücü ile Türkiye'nin 172. Denizli'nin ise 5. büyük enerji santrali. Tesis ayrıca Türkiye'nin 80. büyük hidroelektrik santrali.

KEMER HES
Kemer Barajı ve HES Aydın'ın Bozdoğan ilçesinde Akçay deresi üzerinde kurulu. Elektrik Üretim A.Ş.(EÜAŞ) tarafından işletilen santral 48 MW gücü ile Türkiye'nin 223. Aydın'ın ise 4. büyük enerji santrali. Tesis ayrıca Türkiye'nin 97. büyük hidroelektrik santrali olma özelliğine sahip.

Denizlihaber.com: Kendi dinamiklerine yaslanarak gelişen Denizli’nin bugünkü ekonomik konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Necdet Özer: Denizli’yi ihracatı ve sanayisiyle ülke ekonomisine kaktı sağlayan bir il olarak görüyoruz. Denizli’deki sanayicilerimizin yaklaşık yüzde 98’i ihracatı düşünerek üretim yaparlar. Dünyadaki bir takım olumsuz gelişmelere rağmen, Denizli olarak şuanda başta tekstil ve konfeksiyon ürünleri olmak üzere mermer, bakır kablo, cam sanayi, metal sanayi ve demir çelik gibi birçok sektörde 180 ülkeye ihracat yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl ihracat rakamımız 2,8 milyar dolar. Her ne kadar ülkemizde ekonomik yönden birçok şeyin üstesinden geliyor olsak da, Denizli dünyayla entegre olan bir il olduğu için dünyada yaşanan olumsuzluklardan ister istemez etkileniyor. Fakat ekonomimizin sağlam, ayakları yere basan yapısından dolayı yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni alternatif sektörler buluyoruz. Özellikle 2009 yılında yaşanan küresel krizde biz ihracat pazarımızı genişlettik. Ortadoğu ülkeleri, Rusya pazarı ve Irak, özellikle Irak çok önemli partnerlerimizden bir tanesi. Irak ve Suriye’de son yıllarda yaşanan sıkıntılara rağmen Denizli, ihracat anlamında Türkiye’de şu anda 7. sırada yer alıyor.

Denizlihaber.com: Şehrin yatırım ve teşviklerden yararlanma oranı nedir?

Necdet Özer: Özellikle enerji sektörü son iki yıldan bu yana önemli yatırımlarımızdan biri. Çünkü Denizli’nin altı, jeotermal su kaynaklarıyla kaynıyor. Denizli’de jeotermal kaynaklı enerji üretimimiz var. Türkiye’de ulusal çapta marka edinmiş firmalarımızın Denizli’de enerji üzerine yatırımları var. Bu yıl içinde aldığımız 72 milyon TL devlet desteğinin yaklaşık yüzde 90’nı enerji sektörüne yönelik. Diğer sektörlerimiz ise zaman zaman devletin verdiği Türk Eximbank ve KOSGEB gibi kredilerden faydalanıyor.

Denizlihaber.com: Teşviklerin sadece bölgesel değil, illere, ilçelere hatta sektörlere göre olması gerektiği üzerinde fikir yürütülüyor. Sizin değerlendirmeniz ne olacak?

Necdet Özer: Kesinlikle aynı fikirdeyim. Teşvikler, bölgesel değil, illere, ilçelere hatta sektörlere göre verilmelidir. Denizli’nin her ilçesinin ayrı bir sektörü vardır. Mesela Yeşilyuva’ya gidiyorsunuz halkın yüzde 90’nı ayakkabı imalatı yapıyor. Serinhisar’a, Tavas’a gidiyorsunuz halkın yüzde 80’ni leblebi imalatı yapıyor. Biz Çorum’a leblebi satıyoruz. Türkiye’de en fazla leblebi üretiminin olduğu yer Denizli. Yatağan’da bıçak imalatı var. Şimdi Denizli’ye belirli bir sektörde teşvik verecek olursanız, yanlış olur. Çünkü her ilçede birbirinden farklı sektörler var. Ama Denizli çalışkan, üretken, vatanını, milletini, halkını seven insanlardan oluşmuş bir şehir. O yüzden ülkemize katkı sağlayabilmek için elimizi taşın altına koymaya hazırız.

Denizlihaber.com: Denizli Ticaret Odası’nın sürdürülebilirlik yaklaşımından bahseder misiniz?

Necdet Özer: Denizli Ticaret Odası olarak bu yıl 90. yılımızı kutluyoruz. 1926 yılından bu yana Denizli’deki iş dünyasını temsil eden ve 16 bin üyesi olan, Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi.
Özellikle son 6-7 yıldır üyelerimizin dünya ticaretine ayak uydurmasına yönelik çalışmalarımız bizim için önemliydi. Eskiden İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı ilk 500’deki listede 11 tane firmamız yer alıyordu ve bunun 8-9 tanesi tekstil sektöründendi. Ama bugün itibariyle ilk 500’de 12-13 ve ikinci 500’de yine 12-13 tane firmamız var. Bunlarda tekstil dışında inşaat, gıda, çimento, demir çelik gibi sektör çeşitliliği olduğunu görüyoruz. Denizli Ticaret Odası’nın Denizli’deki sektörlerin sürdürülebilir olması noktasındaki en büyük katkısı bu olmuştur.

Denizlihaber.com: Katma değeri yüksek ürünlerin üretilebilmesi yönünde ne gibi çalışmalarınız var?

Necdet Özer: Denizli zaten girişimci insanların olduğu bir şehir, firmalarımız ayakta durabilmek için inovasyon ve Ar-Ge’yi işin içine katarak katma değerli ürünler üretmeye başladı. Biz aynı zamanda buradaki Teknokent’in ortağı olan bir odayız. Teknokent’te yer alan 80 civarındaki firmamız çalışmalarında Ar-Ge ve inovasyonu kullanıyorlar. Bugünlerde teknik tekstil çalışmalarımız var. Denizli olarak bundan sonra sadece havlu ve bornozla değil, diğer sektörlerde de tekstili kullanabileceğimizi dünyaya göstermeyi hedefliyoruz. Bu konuda özellikle hükümetimizin geçtiğimiz günlerde çıkarmış olduğu kanunun çok büyük etkisi olacaktır. Çünkü Ar-Ge kanunuyla birlikte güzel destekler alıyoruz.

Denizlihaber.com: Üyelerinize rekabet etme noktasında sunduğunuz hizmetler nelerdir?

Necdet Özer: Ben buradan özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na teşekkür ediyorum. Göreve geldiğinden bu yana odaların işleyişi konusundaki bakış açımızı ve vizyonumuzu değiştirdi, ufkumuzu açtı. Üyelerimizin özellikle yurtdışı piyasalarındaki rakiplerini izleyebilmeleri için dünyadaki tüm fuarlara gönderiyoruz. Aynı şekilde iç piyasadaki fuarlara da birebir katılmak suretiyle talep eden hemen hemen bütün üye gruplarımızı gönderiyoruz. Yılda yaklaşık 1.600-1.700 üyemizi yurtiçi fuarlara, yaklaşık 250-300 üyemizi de yurtdışı fuarlara gönderiyoruz. Bunların dışında eğitim çalışmaları düzenliyoruz.

Özellikle Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA) ile birlikte üyelerimizin eksik oldukları konulara yönelik eğitimler veriyoruz. En son Denizli’de ilk kez Tekstil Tasarım Merkezi’ni açtık. Orada çoğunluğu bayan girişimciler olmak üzere tasarımcılar yetiştirdik. Bu tür çalışmalarımız devam ediyor.

Denizli Ticaret Odası olarak eğitim çalışmaları, birebir sektörel çalışmalar ve özellikle fuar organizasyonları konusunda hizmet vermeye hazırız. Yeter ki üyelerimiz talep etsinler. Ben aynı zamanda TOBB Yönetim Kurulu Üyesiyim. Orada bulunmamız Denizli için ayrı bir değer, ayrı bir kazanç. Biz orda öğrendiğimiz şeyleri Denizli’ye yansıtmaya çalışıyoruz. En önemlisi de üyelerimizin sorunlarını Ankara’ya taşımada çok etken bir yer olduğunu düşünüyorum. Çünkü iletişim noktasında eskiden yazışmalarla yaptığımız şeyi artık birebir kendimiz takip ediyoruz. Bu konuda TOBB önemli bir çatı kuruluşumuz, 365 oda ve borsanın bütün ihtiyaçlarının ve sorunlarının giderildiği, aynı zamanda Türkiye ekonomisine katkı sağlayan bir merkez. Bugün dünyayla ticaret yapıyorsak TOBB’un açmış olduğu yollar çok önemlidir.

Denizli, aynı zamanda en fazla kadın istihdamının yapıldığı illerden bir tanesi. Bizim kadın çalıştırma oranımız yüzde 32, Türkiye ortalaması yaklaşık yüzde 27,8. Biz kadın istihdamına ve kadın girişimciliğine önem veriyoruz. TOBB’un başlatmış olduğu Genç ve Kadın Girişimciler Kurulunda koordinatör odayız. Bu anlamda odamızda eğitimler veriyoruz. Devletin vermiş olduğu İŞKUR ve KOSGEB desteklerinden faydalanarak geçtiğimiz yıl içinde yaklaşık 750 girişimcimize kurs verdik.

Denizlihaber.com: 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedeflendi. Denizli’nin hedefi 15 milyar dolar ihracat. Sizce bu hedeflere ulaşılabilir mi?

Necdet Özer: Zaman hızlı ilerliyor, aslında 2023’e az bir zaman kaldı. Şuanda rakamlara baktığımızda hem ülke hem de Denizli olarak bu hedefleri belki yakalayamayabiliriz. Çünkü bizim elimizde olmayan sıkıntılar baş gösterdi. Dünyada her şey iyi gitseydi biz bunu çok rahat yakalardık. Ama bizim müşterilerimizde sıkıntı çıktı ve bunlar bizim 2023 hedeflerimizi etkiliyor. Ama hem Denizli hem de ülke olarak karamsar değiliz. İnovasyon ve Ar-Ge’ye ağırlık vererek katma değerli ürünlerin üretilmesi noktasında çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bugün Almanya’nın ihracatına baktığımızda 1 kg ürünü 5 Euro civarında, bizdeyse 1,60-1,65 Euro civarlarında. İşte biz bunu 4-4,5 Euro civarlarına çıkardığımız zaman 500 milyar dolar hedefini çok rahat yakalayabiliriz. Burada da Ar-Ge ve inovasyon devreye giriyor.

Denizlihaber.com: Peki, Denizli hak ettiği yerde mi?

Necdet Özer: Denizli olarak tek istediğimiz eşit şartlarda rekabet edebilmek. Bu nedenle hükümetimizin bu konuda duyarlı çalışmalar yapması gerekiyor. Bizler aynı sektördeki farklı ülkelerden gelen sektör temsilcileriyle aynı şartlarda, aynı pazarda, aynı fuarlarda buluşuyoruz ve aynı müşterilere hitap ediyoruz. Ama onlardaki vergi yükünün, istihdam yükünün ve üretim maliyetinin bizdekinden daha az olduğunu görüyoruz. Kıdem tazminatından tutunda, SSK paylarına, üretim maliyetlerine kadar bizim üzerimizdeki yük daha fazla. Bizim için önemli olan eşit şartlarda mücadele etmek.

Denizlihaber.com: O zaman Denizli ülke ekonomisini hem uçurur hem de müthiş bir katkı sağlar. Denizli Ticaret Odası’nın hedefleri ve geleceğe dönük planları nelerdir?

Necdet Özer: Denizli’de özellikle tekstil alanında son zamanlarda hem kurumsallaşma hem markalaşma yönünde çalışmalar var. Çünkü biz eskiden müşterilerimizin yoğun taleplerinden dolayı sürekli mal üretip gönderdiğimiz için kurumsallaşmaya ve markalaşmaya zaman ayıramamışız. Ama şu an Denizli’de markalaşma ve kurumsallaşma çalışmalarımızı başlattık. Şu anda gıda, tekstil, mermer, traverten gibi yeni yeni iç piyasaya giren sektörlerimiz var. Dünyanın en önemli traverten rezervleri Denizli’de. Traverteni çıkartıp kütük halinde satmak yerine, malı işleyerek katma değerli ürün haline getiriyoruz.

Denizli Ticaret Odası olarak hak ettiğimiz rakamları alabilmek için Denizli travertenini tescil ettirip, coğrafi işaret aldık. Aynı zamanda enerji sektörü de bizim için çok önemli, Ortadoğu ülkelerinin petrolü varsa, bizimde jeotermal kaynaklarımız var. Hem turizm hem de enerji üretimi açısından jeotermal kaynaklara önem veriyoruz. Oda olarak Denizli’de jeotermal turizmin gelişmesi için müthiş bir faaliyet içindeyiz. İnşallah bundan sonra marka otellerin Denizli’de olduğunu hep birlikte göreceğiz. En önemlisi de sera üretimi, Denizli İl Özel İdaresi, Denizli Valiliği, Denizli Ticaret Odası ve Denizli Ticaret Borsası olarak Türkiye’de ilk ve tek sera organize bölgesini kurduk. Bunlar bize markalaşmış tarım ve hayvancılık sağlıyor. Şuanda Acıpayam bölgemizde Avrupa’da ilk 5’te, Türkiye’de birinci sırada olan hayvancılık tesisimiz var.

Denizli Ticaret Odası Nisan ayını da dolu dolu etkinliklerle geçirdi. İşte o organizasyonlardan öne çıkanlar:

BAŞKAN ÖZER, AB GENÇLİK FORUMU’NDA TOBB’U TEMSİL ETTİ
20 ilden 120 üniversite öğrencisi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı 10. Avrupa Birliği (AB) Gençlik Forumu, 13-15 Nisan tarihlerinde Denizli’de gerçekleştirildi. Forum’da TOBB’u temsil eden Başkan Necdet Özer, Avrupa Birliği’nin yarım asrı aşkın bir süredir Türkiye’nin gündeminde olduğunu belirterek, “Özellikle, 29 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen Türkiye-AB zirvesiyle ilişkiler daha kapsamlı hale gelmiş bulunmaktadır. Bunların yanı sıra son dönemde bölgemizde yaşanmakta olan gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin küresel istikrar için ne kadar önemli olduğunu açık şekilde göstermektedir. 2016 yılı için Türkiye’nin AB gündemi son derece yoğun olacaktır. O yüzden Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlanması büyük önem taşıyor. Bu yoğunluk, Türkiye’nin reform programıyla uyumludur. Reformları süratle gerçekleştirecek siyasi iradeye, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da iş dünyası olarak en büyük desteği vereceğiz” dedi.

Mülteci sorununa da değinen Başkan Özer, “Mülteci sorunu ilişkilerimiz açısından önemli bir konu haline geldi. Türkiye ve AB, insani, ekonomik ve güvenlik boyutuyla son derece karmaşık bir ortamla karşı karşıyadır. Türkiye’nin de, AB’nin de tek başına davranma lüksü yoktur. Nitekim Türkiye ve AB, insani sorumluluk, dayanışma ve yük paylaşımı temel ilkeleriyle hareket etmeye ve mağdur durumdaki Suriyeliler için birlikte çalışmaya karar verdiler. Burada, insani yardımlar yanında, Suriyelilerin Türkiye’de ve AB ülkelerinde ekonomik hayata katılımı bir zorunluluktur. Bu zorunluluk esasen Suriyeliler, Türkiye ve AB için yeni fırsatlar da ortaya çıkarmaktadır. TOBB olarak, Suriyelilerin hayat şartlarının düzeltilmesi ve ekonomiye kazandırılması için, başta EUROCHAMBRES olmak üzere, Avrupa Birliği’ndeki partnerlerimizle birlikte çalışıyoruz” dedi.

DTO’DAN POLİS TEŞKİLATI’NA ZİYARET
Denizli Ticaret Odası heyeti, Türk Polis Teşkilatı’nın 171. kuruluş yıl dönümünü dolayısıyla Emniyet Müdürü Hüseyin Namal’ı ziyaret etti. Türk Polis Teşkilatı’nın 171. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Başkan Necdet Özer, huzur ve güvenliğin sağlanması için polislerin gece gündüz demeden fedakarca görev yaptığını hatırlattı. Son dönemlerde artan terör olayları sonucu şehit düşen emniyet mensuplarına Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm teşkilata da başsağlığı dileklerini ileten Başkan Özer, “Polisliğin zor bir görev olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda emniyet mensuplarımızın canlarını feda ederek, terör olaylarının üzerine gitmelerinin yanısıra vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için yaptığı mücadeleler takdire şayandır. Ülkemizin huzuru için bu köklü teşkilatta görev alan emniyet mensuplarımıza ve tüm güvenlik görevlilerimize yaptıkları çalışmalar dolayısıyla teşekkür ediyor ve çalışma hayatlarında başarılar diliyorum” diye konuştu.

Emniyet Müdürü Hüseyin Namal, Denizli Ticaret Odası’na ziyaretleri dolayısıyla teşekkür ederek, Emniyet Müdürlüğü çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

KOOPERATİFÇİLİK EĞİTİMİ ALAN KADINLARA SERTİFİKA
Denizli Valiliği, Denizli Ticaret İl Müdürlüğü, Denizli Ticaret Odası ve Alman Kooperatifleri ve Konfederasyonu Türkiye Temsilciliği işbirliğiyle “Kooperatif Geliştirme ve Uyum Eğitimi” düzenlendi. 5 gün 40 saatlik eğitimi tamamlayan ve sınavda başarılı olan 41 kadına düzenlenen törenle sertifikaları verildi.

Osman Nuri BOYACI / DENİZLİ, (DHA)

İldeki 21 meslek odası ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla kentin sorunlarının belirlenerek çözümü için lobi çalışmaları yapmak amacıyla kurulan Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformu'nda görev devir teslimi yapıldı.

Platformun bir yıldır Dönem Sözcüsü olarak görev yapan İbrahim Tefenlili, görevini Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman Kocasert'e devretti. Denizli Ticaret Borsası'nda düzenlenen törene platforma üye meslek odası ve derneklerin başkanları katıldı. Bir yıldır Dönüm Sözlüğü'nü yürüten Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, bir yılda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Tefenlili, platform olarak ekonomi kurmaylarına Denizli'nin çözüm bekleyen sorunlarını düzenledikleri toplantılarla aktardıklarını, asgari ücretin artırılmasıyla ilgili görüşlerini ilettiklerini söyledi. Sorunların çözümü için Ankara'da bakanlıklar ve bürokratlarla sık sık görüşmeler yaptıklarını, çözümün takipçisi olduklarını kaydeden Tefenlili, "Denizli'nin belirlenen sorunlarının çözümü için platformumuz çalışmalarına bundan sonra da devam edecektir" dedi.

Dönem Sözcülüğü görevini İbrahim Tefenlili'den devralan Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman Kocasert ise Denizli'deki meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının birlik ve beraberlik içinde kentin sorunlarının çözümü için çalışmaya devam edeceğini belirtti.

Denizli Sanayi Odası’nın nisan ayı olağan meclis toplantısı yapıldı. Meclis Başkanı Mehmet Tosunoğlu’nun sunuş konuşmasıyla başlayan toplantının ana başlıklarından birisini 4. Sanayi Devrimi oluşturdu.

KEÇECİ: MİKROBU ENJEKTE ETMEK İSTİYORUZ
DSO Başkanı Müjdat Keçeci, toplantıda yaptığı konuşmada, 4. Sanayi Devrimi’nin tüm dünyada konuşulduğuna işaret ederek, DSO olarak bu konuyu yakından takip ettiklerini, bu konuda yetkin bir isim olan Siemens Türkiye İcra Kurulu Üyesi, Genel Müdür Yardımcısı ve Dijital Fabrikalar Divizyonu Direktörü Ali Rıza Ersoy’u Denizlili sanayicilerle buluşturduklarını anımsattı.

Endüstri 4.0 için “Bu bir mikrop ve biz bu mikrobu tüm sanayicilere enjekte etmek istiyoruz” diyen Keçeci, meclis toplantısına konuyla özel olarak ilgilenen Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’yı konuk ederek, bir yol haritası çizmeye çalıştıklarını söyledi.

KAZDAĞLI: KÖKLÜ DEĞİŞİMLER OLACAK
DSO Meclisi üyelerine bir sunum yapan Pamukkale Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Hasan Kazdağlı ise, dünyanın buhar, elektrik ve otomasyondan sonra sanayide devrim yaratacak başka bir dalga ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Bulunduğumuz gelişmişlik düzeyi, bunun bir dalga etkisinden çok hortum etkisi yaratacağını gösteriyor. Yeni başlayan bu süreçte siber-fiziksel sistemler kullanılacak. İnternete bağlı her nesnenin üretim alanında daha fazla kullanımını içeren bu trend ile birlikte endüstriyel alanda köklü değişimler olacak. İnternetin üretimde kullanılması, iş geliştirmeden-mühendisliğe birçok yeniliği de beraberinde getirecek.

“PİYASA İSTEMEDEN ÇÖZÜM HAZIR OLMALI”
Dijital teknolojiler hızla değişmekte, fakat kurumlar ve çalışanların nitelikleri bu hıza uyum sağlayamamakta. Sonuçta milyonlarca insan geride bırakılmakta. Dijital teknolojiler hızlanmaya devam edecek. Sahip olduğumuz beceriler, organizasyonlarımız ve kurumlarımız geride kalmakta. Mevcut iş modelleriyle bu büyük meydan okumaya cevap veremeyiz. Dolayısıyla ekonomimiz ve toplumumuzu hızlanan bu teknolojiye uyum sağlayacak şekilde yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Peki, ne yapmalıyız? Piyasa istemeden çözümlerin hazır olması lazım.

“DEĞİŞİM BEKLEMEYECEK”
Bugün işgücünün önemli unsurları sayılan becerilerin yüzde 35’i beş yıl sonra kaybolacak. Robotlar gitmek istediğimiz yere bizi daha hızlı götürmeye yardım edecek. Fakat insanlar kadar henüz yaratıcı değiller. 2015’te müzakere ve esneklik becerileri listenin üstlerinde yer alırken 2020’de makineler büyük veriyi kullanarak bizim yerimize kararları alabilecek duruma geleceğinden, bu özellikler öncelikli konumunu kaybedecekler. Değişim bizi beklemeyecek. İş dünyası liderleri, eğitimciler ve devlet yöneticileri işgücünü yeni yeteneklerle donatma konusunda ön almak zorundalar. Bugün ilkokula başlayan çocukların yüzde 65’i henüz mevcut olmayan, tamamen yeni işlerde çalışmak durumundalar.”

Denizli İhracatçılar Birliği’nin internet sitesinde yer alan verilere göre, geçen ay 154 ülkeye ihracat yapıldı. 2015’in Nisan ayında 182 milyon 948 bin dolar olan Denizli ihracatı, bu yılın nisan ayında yüzde 0.22 oranında artarak 183 milyon 248 bin dolar olarak gerçekleşti.

Yılın ilk dört aylık diliminde ise ihracattaki artış yüzde 3.89 olarak açıklandı. Buna göre, geçen yıl 1 Ocak-30 Nisan tarihleri arasında 673 milyon 790 bin dolar olan ihracat, bu yılın aynı döneminde 699 milyon 984 bin dolara yükseldi.

TEKSTİL SEKTÖRÜNDE DURUM
Denizli ihracatının lokomotif sektörlerinden tekstil ve hammaddeleri ihracatı, nisan ayını artışla kapattı. Nisandaki tekstil ve hammaddeleri ihracatı, geçen yıla göre yüzde 21.33 oranında artarak 25 milyon 798 dolara, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı ise yüzde 10.46 oranında artarak 92 milyon 889 bin dolara ulaştı.

İHRACATIN YÜZDE 35’İNİ OLUŞTURDU
Yılın ilk dört ayında yapılan ihracatta bornoz-sabahlık, havlu-mutfak bezleri ve çarşaf nevresim 245 milyon 75 bin dolar ile toplam ihracatın yüzde 35’ini oluşturdu. Bu dönemdeki bornoz-sabahlık ihracatı 35 milyon 956 bin, havlu- mutfak bezleri ihracatı 144 milyon 904 bin ve çarşaf nevresim ihracatı 64 milyon 216 bin dolar olarak gerçekleşti.

AB ÜLKELERİNE 435 MİLYON DOLARLIK İHRACAT
Denizli’den nisan ayında 28 AB ülkesinden 27’sine ihracat yapılırken, dört aylık dönemdeki ihracat yüzde 8.74 artarak 473 milyor 961 bin dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, ocak-nisan dönemindeki dış satımın yüzde 67.71’ini oluşturuyor.

Denizli, hafta sonu gerçekleştirilecek olan EKK toplantısına ev sahipliği yapacak. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ekonomi ile ilgili 12 bakanın katılması beklenen toplantı öncesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun başkanlığında toplanan STK temsilcileri durum değerlendirmesinde bulundu.

Denizli ekonomisi ve sanayisinin durumu, genel istek ve ihtiyaçlar, ihracat ve yatırımda beklenen destekler gibi konularla toplantı hazırlıklarının değerlendirildiği toplantı Polisevi’nde yapıldı.

Toplantıya, Vali Şükrü Kocatepe, Denizli Milletvekilleri Nihat Zeybekci ve Şahin Tin, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, Denizli Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili, DENİB Başkan Vekili Sedat Erikoğlu ve Denizli OSB Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Uslu katıldı.

DOSYALAR BAKAN RAMAZANOĞLU’NA VERİLDİ
Yaklaşık 2,5 saat süren toplantıda, Denizli ekonomisine yön veren sanayici, ihracatçı, küçük ve orta ölçekli işletmeciler ile esnafların oluşturduğu STK temsilcileri tarafından sektörlerin durum değerlendirmeleri yapıldı. STK’lar tarafından hazırlanan hali hazırdaki durumlar, sorunları ve beklentilerini içeren dosyalar ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na teslim edildi.

SORUNLAR BİRİNCİ AĞIZDAN AKTARILACAK
12 bakanın katılacağı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlık edeceği EKK Toplantısı’nın Denizli’de düzenlenmesinin birçok faydasının olacağının vurgulandığı toplantıda, resmi programın ardından Denizlili sanayici ve iş adamlarının EKK üyesi Bakanları ile ikili görüşmelerle ihtiyaç, talep, görüş ve önerilerini birincil ağızdan aktarma imkânı da bulacağı belirtildi.

2010 YILINDA DA DENİZLİ’DE TOPLANMIŞTI
Ekonominin en etkili isimlerinin bir araya geldiği Ekonomi Koordinasyon Kurulu Toplantısı 2010 yılında da ilimizde gerçekleşmişti. Ülke ekonomisini yakından ilgilendiren konuların masaya yatırıldığı toplantıdan önemli kararlar çıkmıştı.

Denizli’de 1994 yılında kurulan Başarı Tekstil bir aile şirketi. Babadağlı olan Başarı Tekstil ailesi 250 çalışanı ile Denizli, Türkiye ve Avrupa’ya hizmet veriyor. Klasik ev tekstil ürünlerini bir kenara bırakan Başarı Tekstil ailesi, yaptığı yenilikler ile sektöre ciddi bir hareketlilik getirdi. Ürünlerinde sanat ve kaliteyi buluşturan Başarı Tekstil, “Fiyat değil, kalite odaklı” çalışmayı kendisine ilke edindi.

Uzun yıllar ham kumaş üretimi yapan Başarı Tekstil, uzun vadede bu piyasanın sonuç getirmeyeceğini düşünerek mamul ürüne geçti ve 2003’te İSSİMO Home adıyla oluşturduğu markayla özel üretim yapmaya başladı. Ürünlerinde sanatı da ön planda tutan Başarı Tekstil, İssimo Home’un sloganını da, “Sanat cesarettir, İSSİMO sanattır” olarak belirledi.

BAŞARI TEKSTİL VE İSSİMO HOME TANIYALIM
Kaliteye verdiği önem, teknik uzmanlığı ve müşteri odaklı yaklaşımı İSSİMO Home’un sektörünün en iddialı isimlerinden biri olmasını sağladığını belirten Başarı Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Yılmaz, firmayı ve İSSİMO Home’u anlattı.

İSSİMO Home’un ismini aldığı ve hayat öyküsüne başladığı günden itibaren tasarımlarını, ince zevk anlayışı ve el emeğiyle hayata geçirerek, bugün bir yaşam tarzı haline geldiğini belirten Yılmaz, “İSSİMO Home sanata verdiği önemi, tema bazlı koleksiyonlarında yansıtır. Her sezonda müşterilerin beğenisine sunulan koleksiyonlar belirlenen temalar doğrultusunda hazırlanır. Değişen müşteri beklentilerine sunduğumuz çözümler; modernizmle, reel hayatı buluşturan tasarım anlayışı, müşterilerimize verilen en önemli hizmettir” dedi.

Fiyat değil, kalite odaklı çalıştıklarını ifade eden Yılmaz, “Ev tekstil sektöründen hizmet veriyoruz. Öncesinde daha çok ham kumaş üretimi yapıyorduk. Daha sonra uzun vadede ham piyasasının bizi bir yerlere götürmeyeceğini düşünerek mamul ürüne geçiş yaptık. 2003’te İSSİMO Home adı altında kendi ürünlerimizi üretmeye başladık. Kendi markamız olmasının avantajları var ama marka yaratmak uzun ve yorucu bir yolculuk, o yolda hala aynı yoğunlukla ilerliyoruz. Çok kolay bir durum değil. Hem maddi hem manevi zaman harcıyorsunuz. Bazı kriterlerinizi bozmamanız lazım. Sonuçta rakipleriniz var ve onların karşısında kaliteden ödün vermeden durabilmek gerekiyor” diye konuştu.

MÜŞTERİ PORTRESİ A KLAS
Türkiye’deki müşteri portesinin A klas ve üstü olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Ürünlerimiz çok özellikli ürünlerdir. Rutin yaptığımız bazı ürünler var ama ana ürün grubumuz ipliği boyalı, jakarlı, bambuya kadar çok değişik ürünler yapıyoruz. Ülke genelinden 340 noktamız var. Bayilik üzerinden direk perakende veririz. Onun dışında 22 ülkeye kendi markamız ile satışlarımız var” dedi.

“YOLA MÜŞTERİLERİN MUTLU OLMASINI İSTEYEREK ÇIKTIK”
Müşterilerin ilk gördüğü detayın ücret olduğuna dikkat çeken Yılmaz, ancak ücretten çok kaliteye dikkat etmek gerektiğini vurguladı. Yılmaz, “Bizim ürünlerimiz diğer ürünlere bakıldığında fiyat olarak yüksek görülebilir. Ancak normalleri ile kıyaslandığı zaman fiyatı uygun. Müşteri ürünü aldıktan uzun süre sonra da memnun olmalı. Ucuz alınan ürünlerden çoğu zaman müşteriler pişmanlık duyuyor. Bizim ürünlerimizi kaç defa yıkanırsa yıkansın, aynı kalitede kaldığını garanti edebilirim. Biz kullanıcılarımızın mutlu olmasını isteriz. Bu düşünce ile yola çıktık” diye konuştu.

TAVSİYE ÜZERİNE MÜŞTERİ ÇOK
Müşterilerinin memnuniyetini başkaları ile paylaşmasının ardından müşteri profilinin gittikçe büyüdüğünü belirten Yılmaz, “Biz bu işi yaparken istatistiki çalışmalar yaptık. İnsanların alım gücünü, gelir seviyesini hesapladık. Bilgiler ışığında kime hitap edebileceğimizi düşündük. Toplam kalite dediğimiz bir olay var. Marka dediğimiz bir olay var. Markayla hitap etmek istediğimiz için müşteri profilini de öyle çizdik. Çalışma alanlarımızda da kaliteye önem veriyoruz. O yüzden Başarı Tekstil’de personel sürekli eğitimde” dedi.

İSSİMO HOME’DA İÇ RAHATLIĞI İLE ALIŞVERİŞ KEYFİ
Çamlık, Fakülte Cad. No:14’te, ferah bir alanda müşterilerine hitap etmek için mağaza açan İSSİMO Home, oluşturduğu mağaza dekoru ile de müşterilere huzurlu alışveriş imkanı sunuyor. Sayısız çeşitlerinin bulunduğu mağazada kaliteli ev tekstil ürünleri yer alırken, ev dekor ürünleri de göz ardı edilmemiş ve dekor meraklıları için bölüm de oluşturulmuş.

İSSİMO HOME İLETİŞİM:
MAĞAZA: Fakülte Cad. No:14 ÇAMLIK Merkezefendi / Denizli
http://www.issimo.com.tr/5/iletisim/
Tel :+90 0258 242 73 78

FABRİKA: Hacıeyüplü Mahallesi 3125 Sokak Sevinç Tekstil Sitesi No:12/1 Merkezefendi / DENİZLİ
Tel: 0 (258) 372 27 07
Fax: 0 (258) 372 27 00

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamında üreticilere ihtiyaç duydukları bireysel sulama sistemlerini kurabilmeleri için yüzde 50 hibe desteği sağlayacak. Konu ile ilgili 2016/13 nolu tebliğ 29.04.2016 tarih ve 29698 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bu programla tarla içi damla sulama, tarla içi yağmurlama, tarla içi mikro yağmurlama, lineer sistem, center pivot sistem veya tamburlu sistemi, güneş enerjili sulama sistemi kurulması desteklenecek.

Bakanlık tarafından oluşturulan güncel Çiftçi Kayıt Sistemi’nde yer alanlar, beş destekten birisini tek parsel için tercih edebilecek. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanan kollektif şirket, limited şirket ve anonim şirket şeklinde kurulmuş olan şirketler de, ana sözleşmelerinde tarımsal üretim yapabileceklerinin belirtilmesi şartı ile tüzel kişilik olarak başvuruda bulunabilecek.

Hibe desteğinden yararlanmak isteyenler, başvurularını 13 Haziran’a kadar İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne yapalabilecek.

Aydem Elektrik Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşen imza törenine Yapı Kredi Ticari Bankacılık Bölge Müdürü İsmail Haznedar, Aydem Elektrik Perakende Satış A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı ile Başkan Yardımcısı Ali Yağlı katıldı.

Yapı Kredi Ticari Bankacılık Bölge Müdürü İsmail Haznedar ile Aydem Elektrik Perakende Satış A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı’nın imzaladığı protokol kapsamında, Aydem Elektrik’ten tarımsal faaliyetleri kapsamında elektrik enerjisi tedarik eden Denizli, Aydın ve Muğla’daki çiftçiler, elektrik fatura bedellerini Verimli Kart ile ödeyebilecek. Fatura ödemelerini bu kart ile yapan çiftçiler, hasat tarihinde geri ödeme avantajından da yararlanabilecek.

Protokol hakkında bilgi veren Aydem Elektrik Perakendi Satış A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, “Sulu tarımın yoğun olarak kullanıldığı bölgemizde elektrik bedeli, tarımsal üretim maliyetini artıran en önemli unsurlardan biri olmasından dolayı, müşterilerimizin fatura ödemelerinde kolaylık sağlamak amacıyla Yapı Kredi ile işbirliği yaptık. Böylece müşterilerimiz, fatura ödemelerini Yapı Kredi Verimli Kart ile ve isterlerse taksitlendirerek yapabilecekler” dedi.

Yapı Kredi Ticari Bankacılık Bölge Müdürü İsmail Haznedar ile Verim Kart uygulamasının çiftçilere büyük avantaj sağladığını belirterek, tarım sektörünü desteklemeye, çiftçi ve üreticinin yanında olayla devam edeceklerini vurguladı.

Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanuna göre, bölgesel gelişme hedefine yönelik olarak bölgedeki kamu kurum ve kuruluşları, özel kesim, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel yönetimler arasında işbirliğini geliştirmek ve ajansı yönlendirmek üzere kalkınma kurulu oluşturuluyor. Kurul üyeleri dört yılda bir Bakanlar Kurulu kararıyla yenileniyor.

YILDA EN AZ 2 KEZ TOPLANIYOR
Aydın, Denizli ve Muğla illerinden temsilcilerin yer aldığı GEKA Kalkınma Kurulu, 100 kişiden oluşuyor Kurul, bölgenin sorunları, ihtiyaçları ile potansiyelinin değişik bakış açılarıyla ve ortak akılla ele alındığı bir platform olarak görev yapıyor. Yılda en az iki kez olmak üzere toplanan kurul, önerilerini oluşturarak Ajans yönetimine tavsiye ediyor.

İNTERNET VE FAKSLA BAŞVURU
GEKA Kalkınma Kurulu üyelerinin belirlenmesinde; görev alma konusundaki istekleri, görev yaptıkları kurum ya da kuruluşun ildeki etki ve etkinlikleri, misyonları, ili temsil yetenekleri, ilin ve bölgenin kalkınmasına sağlayabilecekleri katkılar ile üye sayıları gibi kriterler baz alınacak.

Kalkınma Kurulu’nda görev almak isteyenler, başvuru formuna geka.gov.tr adresinden ulaşabilecek. Başvuru formu kurum/kuruluş temsilcisi tarafından doldurulup, en geç 13 Mayıs 2016 tarihine kadar ppb@geka.gov.tr adresine ulaştırılabilecek. Ayrıca 0258 371 88 47 numaralı faksa da iletilebilecek.

Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper, BASİAD’ı ziyaretinde Başkan Selim Kasapoğlu ve yönetim kurulu üyeleri Raziye Afyon Çetindağ, Ahmet Zeybek, Osman Uğurlu, Özüm Temiz, Seyhan Gümüştaş ve Pelin Şensöz ile bir süre sohbet etti.

BASİAD Başkanı Kasapoğlu, Başsavcı Alper’e dernek çalışmaları, Babadağ’ın ekonomisi, tarihi ve doğal güzellikleri ile ilgili bilgi verdi.

Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper ise, BASİAD üyeleri ile bir arada olmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.